2583- İster yabani olsun ister evcil, eti yenen hayvanın başı daha sonraki hükümlerde açıklayacağımız şer'î usûle göre kesilirse, hayvanın can vermesiyle eti helâl ve pak olur. Ama insanın cinsî ilişkide bulunduğu hayvanla necaset yemeyi alışkanlık edinmiş, ancak istibrâ (=özel temizleme usûlü)[1] uygulanmamış hayvanın başı kesildikten sonra da eti helâl değildir.
2584- Ceylan, dağ keçisi, keklik gibi eti yenen yabani hayvanla önceden evcil olup, daha sonra kaçarak yabanileşmiş deve ve koyun gibi eti yenen hayvan, ilerde açıklanacak olan avlanma usûlüne uygun bir şekilde avlanırsa, pak ve helâl olur. Ancak koyun ve tavuk gibi eti yenen evcil hayvanlarla eğitilerek ehlîleştirilen ve eti yenen yabani hayvanların eti, avlanmak suretiyle helâl ve pak olmaz.
2585- Eti yenen yabani hayvan, ancak uçabilecek veya kaçabilecek bir durumda olursa, avlanma yoluyla helâl ve temiz olur. Dolayısıyla, ceylan yavrusu ile uçamayan keklik yavrusu, avlanmak suretiyle helâl ve pak olmazlar. Hatta bir atışta ceylanla beraber onun kaçamayan yavrusu da vurulursa, ceylan helâl olur; ama yavrusu haramdır.
2586- Balık gibi akıcı kanı olmayan ve eti yenen bir hayvan kendi eceliyle ölürse, paktır; ama onun eti ye-nilmez.
2587- Yılan gibi akıcı kanı olmayan ve aynı zamanda da eti de yenmeyen bir hayvanın başını kesmekle eti helâl olmaz; ama ölüsü temizdir.
2588- Köpek ve domuz, avlanmak veya kesmek suretiyle pak olmadıkları gibi etlerini yemek de haramdır. Eti yenmeyen panter ile kurt gibi yırtıcı ve leş yiyen hayvanlar, şer'î usûle göre kesilir veyahut av aletleri olan ok ve benzeri bir şeylerle avlanırlarsa, pak olurlar; ama etleri yenilmez. Hatta av köpeği ile avlanmış olurlarsa, bedenlerinin pak olması da sakıncalıdır.
2589- Fil, ayı, maymun, fare ve yeraltında yaşayan yılan ile kertenkele gibi hayvanlar, akıcı kana sahip olur ve kendi eceliyle de ölürlerse, necistirler. Hatta onların başları kesilse bile yine de pak olmazlar. Ancak, kertenkele ile sansarın şer'î usûle göre kesildiklerinde, pak olmaları delilsizdir denemez [yani pak olurlar].
2590- Canlı bir hayvanın karnından ölü olarak çıkan veya çıkarılan bir yavrunun etini yemek haramdır.
2591- Hayvan kesme usûlü; onun boynunda bulunan dört büyük damarın, gırtlağın (=boğaz çıkıntısının) altından tamamen kesilmesidir; damarların yarılması ve yarıya kadar kesilmesi yeterli değildir.
2592- Bu dört damardan bazısını keserek hayvanın ölmesini bekleyip, daha sonra diğer damarlarını keserlerse, yeterli olmaz. Hatta genelde aralıksız kesilen bu dört damarı peş peşe kesmeyip, bazısını kestikten sonra henüz hayvan ölmeden önce geri kalan diğer damarlarını keserlerse bile, sakıncası vardır
2593- Koyunun boğazında olan ve kesilmesi gereken dört damarı kurt [gibi yırtıcı bir hayvan] onda bir şey bırakmayacak şekilde koparırsa, o koyunun eti haram olur. Ancak, boğazının bir miktarını parçalar ama dört damarı sağlam kalır veya vücudunun başka bir yerini yaralarsa, eğer koyun henüz canlı olur ve belirtilen şer'î usûle uygun olarak da kesilirse, helâl ve temiz olur.
2594- Hayvan kesmenin beş şartı vardır:
1) Hayvanı kesen kimsenin, ister kadın olsun ister erkek, Müslüman olması ve Resul-i Ekrem'in (s.a.a) Ehlibeyt'i olan on iki İmama karşı da düşmanlık beslemiş (=Nasibî) olmaması gerekir. Müslüman birinin çocuğu olan mümeyyiz küçüğün, yani kötüyü iyiden ayırt eden çocuğun da hayvan kesmesi caizdir.
2) Hayvanın başı, demirden yapılmış [keskin] bir aletle kesilmelidir. Şayet demirden yapılmış bir alet bulunmaz ve kesilmediği takdirde de hayvan ölecek olursa, cam ve keskin taş gibi dört damarını koparacak kesici bir şeyle boğazlanabilir.
3) Keserken, hayvanın ön tarafı kıbleye doğru yöneltilmelidir. Kıble tarafına yöneltilerek kesilmesi gerektiğini bilen kimse, eğer bilerek, kıbleye doğru kesmezse, hayvanın etini yemek haram olur. Ama eğer unutur veya hükmü bilmez yahut kıbleyi şaşırır ve kıblenin ne tarafa olduğunu bilmez ya da hayvanı kıble tarafına yöneltmesi mümkün olmazsa, sakıncası yoktur.
4) Hayvanı keserken veya bıçağı hayvanın boğazına koyarken, kesenin kesme niyetiyle Allah'ın adını dile getirmesi gerekir. Besmele çekerek yalnızca "Bismillah" demesi yeterlidir. Fakat Allah'ın adını, kesme niyeti etmeksizin söylerse, o hayvan temiz olmadığı gibi eti de haram olur. Şayet besmeleyi unutmuş olursa, sakıncası yoktur.
5) Hayvan, kesildikten sonra, kesilirken canlı olduğunu bildirecek herhangi bir hareket yapmalıdır. Meselâ, gözünü kırpması, kuyruğunu oynatması veya ayağını kımıldatması yeterlidir.
2595- Bir devenin can verdikten sonra temiz ve helâl olması için, onu keserken hayvan kesiminde belirtilen beş şartla birlikte [başka bir usûlün de uygulanması şarttır; şöyle ki] bıçağın veya demirden yapılmış keskin bir aletin, devenin boynu ile göğsü arasındaki çukur yere saplanması gerekir.
2596- Bıçağı devenin boyun boşluğuna saplamak istedikleri zaman, devenin ayakta olması daha iyidir. Ama vücudunun ön tarafı kıbleye doğru olacak şekilde dizlerini yere koymuş veya yanı üzerine yatırılmış bir vaziyette bıçağı boyun boşluğuna saplamanın da sakıncası yoktur.
2597- Bıçağı devenin boyun boşluğuna saplamak yerine [diğer hayvanlar gibi] başını keserler veya koyun, sığır ve benzerlerini deve gibi bıçağı göğse yakın olan boyun boşluklarına saplayarak keserlerse, onların eti haram ve necis olur. Ancak, devenin dört boyun damarı kesilir, daha sonra canı çıkmadan önce açıklanan şekilde bıçak boyun boşluğuna batırılarak öldürülürse, onun eti helâl ve temiz olur. Yine bıçak sığır, koyun veya benzeri hayvanların önce boyun boşluklarına saplanır, daha sonra canları çıkmadan önce başları kesilirse, helâl ve temiz olurlar.
2598- Asi olan bir hayvanı belirtilen şer'î usûllere uygun olarak kesmek mümkün olmaz veya örneğin kuyuya düşer ve orada ölme ihtimali verildiğinden dolayı açıklanan şekilde kesilmesi mümkün olmazsa, eğer kılıç gibi keskinliği vücudu yaralayan bir şeyle vücudunda yara açarak o yaranın etkisinden can vermesi sağlanırsa, helâl olur. Fakat böyle bir hayvanın her ne kadar ön kısmını kıble tarafına yöneltmek şart değilse de hayvan kesme hükmünde belirtilen diğer şartların mevcut olması gerekir.
2599- Hayvan keserken birkaç şey müstehaptır:
1) Koyun keserken, ön ayaklarıyla arka ayağının birini bağlayıp, diğerini serbest bırakmak. Sığır keserken, dört a-yağını da bağlayıp, kuyruğunu serbest bırakmak. Deve ke-serken, iki ön ayağını aşağıdan dize kadar veya gövdesine kadar birbirine bağlayıp, arka ayaklarını serbest bırakmak. Tavuğu da kestikten sonra, çırpınması için serbest bırakmak.
2) Hayvan keserken kıbleye doğru yönelmek.
3) Kesimden önce hayvanın önüne su koymak.
4) Bıçağı iyice bilemek ve kesme işini çabuk yapmak gibi hayvanın fazla eziyet görmeyeceği şekilde hareket etmek.
2600- Hayvan keserken birkaç şey mekruhtur:
1) Bıçağı boyunun arka tarafına saplayıp, öne doğru çekerek gırtlağını kesmek.
2) Bir başka hayvanın gözü önünde kesmek.
3) Hayvanı gece veya Cuma günü öğleden önce kesmek. Ancak, ihtiyaç duyulduğunda [herhangi bir vakitte kesmenin] sakıncası yoktur.
4) Beslediği hayvanı kendi eliyle kesmek. İhtiyat gereği, hayvanın canı tam çıkmadan önce derisi yüzülmemeli, keserken omurga kemiğinde bulunan iliğe kadar da ulaşılmamalıdır. Hayvanın canı çıkmadan önce, kafasını gövdesinden ayırmak haramdır; ama bu işle hayvanın eti haram olmaz.
2601- Eti yenen yabani hayvan silâhla avlandığı zaman, eti ancak beş şartın gerçekleşmesiyle helâl ve temiz olur:
1) Av silâhı, bıçak ve kılıç gibi keskin ya da mızrak, ok ve buna benzer ucu sivriltilmiş bir alet olmalı ki hayvanın vücudunu kesici oluşu sebebiyle parçalasın. Tuzak, sopa, taş veya benzeri bir şeylerle avlanan hayvan pak değil, yenilmesi de haramdır. Tüfekle avlanan hayvan ise, eğer kurşun keskin oluşu sebebiyle hayvanın vücuduna girerek onu parçalarsa, temiz ve helâldir. Ama eğer kurşun sivri olmaz ve basınçla hayvanın vücuduna girerek veya aşırı kızgınlığı nedeniyle hayvanı yakarak öldürürse, temiz ve helâl olması şüphelidir.
2) Hayvanı avlayan kimse, Müslüman veya iyiyi kötüden ayırt edebilen Müslüman çocuğu [ve de on iki Ehlibeyt İmamları'na karşı kin beslememiş] olmalıdır. Dolayısıyla, kâfir ve Resul-i Ekrem'in (s.a.a) Ehlibeyti'ne düşmanlığını izhar eden kimsenin avladığı hayvan helâl değildir.
3) [Avcı avlamaya niyet etmeli; yani] av silâhını hayvanı avlamak için atmalıdır. Eğer başka bir şeyi nişan alırken tesadüfen bir hayvanı öldürürse, o hayvan temiz değildir; yenilmesi de haramdır.
4) Silâhı atarken [besmele çekerek] Allah'ın adını anmalıdır. Eğer bilerek Allah'ın adını söylemeyi terk ederse, av helâl olmaz. Fakat Allah'ın adını anmayı unutursa, sakıncası yoktur.
5) Avlanan hayvana yetiştiğinde ölmüş olmalı veya hayatta olsa da başını kesecek kadar vakit bulunmamalıdır. Ama eğer [henüz canı var iken ava yetişir ve] başını kesecek vakit bulduğu hâlde ölünceye kadar kesmeyi terk ederse, artık o av yenilmez.
2602- İki avcı birlikte bir hayvanı avladıklarında, eğer onlardan biri Müslüman, diğeri de kâfir olur veya biri Allah'ın adını anar ama diğeri anmazsa, o hayvan helâl olmaz.
2603- Bir hayvan okla [veya kurşun gibi başka bir şeyle] vurulduktan sonra suya düşer ve ölürse, eğer insan, hayvanın hem vurulması hem de suya düşmesi sonucu öldüğünü bilirse, bu av yenilmez. Hatta yalnızca atış sonucu ölüp ölmediğinden şüphe edilse bile, hüküm aynen geçerlidir; eti helâl değildir.
2604- Gasp edilmiş bir köpek veya silâhla bir hayvan avlarsa, avlanan hayvanın eti helâl ve avcının kendisine aittir. Ancak, günah işlemesinin yanı sıra silah veya köpeğin ücretini sahibine ödemesi gerekir.
2605- İnsan, kılıç gibi kendisiyle av yapmak caiz olan herhangi bir aletle önceki hükümlerde belirtilen şartlara uygun olarak, bir hayvanın boynu ile kafası bir tarafta kalacak şekilde [başını kopararak] iki parçaya ayırırsa, eğer insan o hayvana can verdikten sonra yetişir ve hayvan da aldığı bu yara sebebiyle ölürse, her iki kısmı da yemek helâldir. Ama eğer hayvan canlı olur ve vakit darlığından şer'î usûl gereğince başını kesmek mümkün olmazsa, baş ve boyunla bir tarafta kalan kısım yenilir, diğer kısım ye-nilmez. Fakat başını kesecek kadar vakit olursa, başın olmadığı kısım yenilmez, ama başın bulunduğu kısım, diri kalması mümkün olmasa bile, hayvanın can çekişme hâlinde olması, İslâm'ın belirttiği usûle göre kesilmesi ve kesilirken de canlı olması şartıyla helâldir.
2606- Sopa veya taş gibi kendisiyle av yapmak caiz olmayan bir aletle iki parçaya bölünen bir hayvanın baş ve boynunun bulunmadığı kısmı haramdır; baş ve boyun ile bir tarafta kalan kısım ise, can çekişme hâlinde olsa ve diri kalması mümkün olmasa bile, ancak keserken canlı olup, belirtilen şartlara uygun olarak kesildiği takdirde helâl olur.
2607- Avlanan veya kesilen bir hayvanın karnından canlı olarak çıkan bir yavru, belirtilen şartlara göre kesilirse, helâldir; aksi hâlde haramdır.
2608- Avlanan veya kesilen bir hayvanın karnından ölü olarak çıkan bir yavrunun, eğer vücut yapısı tamamlanır ve derisi üzerinde tüyleri veya yünleri biterse, temiz ve helâldir.
2609- Eti yenen yabani bir hayvan, av köpeğiyle avlanırsa, onun temiz ve helâl olması şu altı şarta bağlıdır:
1) Av köpeği, sahibi tarafından salıverildiği zaman avın peşinden gidecek ve salınmadığı zaman ise gitmeyecek şekilde eğitilmiş olmalıdır. Ama av için eğitilmiş bu köpek, ava yaklaştığında önlenmek istenir, o da durmaz [ve ondan bir şey yerse], sakıncası yoktur. Fakat farz ihtiyat gereği sahibi varmadan önce avı yemeyi adet edinen köpeğin yakaladığı avdan kaçınılmalıdır. Ama böyle bir alışkanlığı olmaz ve avı tesadüfen yerse, sakıncası yoktur.
2) Ava sahibinin göndermesiyle gitmelidir. Eğer av köpeği kendiliğinden gider ve bir hayvanı avlarsa, o hayvanı yemek haramdır. Hatta farz ihtiyat gereği kendiliğinden gittikten sonra sahibi onun ava daha çabuk ulaşması için bağırır ve köpek de hızlanırsa, onun etini yemekten kaçınmak gerekir.
3) Köpeği gönderen kimse Müslüman, [on iki Ehlibeyt İmamlarına karşı düşmanlık beslemeyen baliğ] veya iyiyi kötüden ayırt edebilen Müslüman çocuğu olmalıdır. Kâfir veya Resul-i Ekrem'in (s.a.a) Ehlibeyti'ne karşı düşmanlığını açığa vuran kimsenin köpeğinin avladığı avı yemek haramdır.
4) Köpeği gönderirken [besmele çekerek] Allah'ın adını dile getirmelidir. Bilerek Allah'ın adı anılmayan avın etini yemek haramdır. Ancak, Allah'ın adını anmayı unutur ve besmele çekmezse, sakıncası olmaz. Eğer köpeği gönderdiği zaman bilerek Allah'ın adını söylemez ama köpek ava yetişmeden önce Allah'ın adını söylerse, farz ihtiyat gereği o avın etinden kaçınılmalıdır.
5) Av, köpeğin dişlerinden aldığı yaranın tesiriyle ölmelidir. Dolayısıyla köpek, avı boğarak öldürür veya av kaçarken ya da korkusundan dolayı ölürse, helâl olmaz.
6) Köpeği gönderen kimse ava vardığında, av ölmüş olmalı veyahut hayatta olsa da ölünceye kadar başını kesecek vakit bulunmamalıdır. Ama eğer canı var iken ava yetişir ve onu kesecek kadar da vakit bulursa, örneğin henüz gözlerini kırpar, kuyruğunu oynatır veya ayaklarını yere vurur ve ölünceye kadar onu kesmez ve o da ölürse, helâl olmaz.
2610- Av köpeğini gönderen kimse, ava başını kesebilecek kadar vaktin olduğu bir sırada yetişir ama bıçağı çıkarmak gibi genelde yapılması gereken hazırlık işlerine meşgul olur ve elini çabuk tuttuğu hâlde kesim zamanı geçerek hayvan ölürse, yenilmesi helâldir. Ama eğer kılıfın dar olması veya kılıfa yapışıp çıkmaması nedeniyle bıçağı çıkarmak uzun zaman alır ve vakit de geçerse, o hayvanın etini yemek helâl olmaz. Bunun gibi eğer avcının yanında hayvanı kesecek bir alet bulunmaz ve hayvan ölürse, yine de onun etini yemekten kaçınmak farzdır.
2611- Birden fazla köpekle ava çıkan avcı, köpeklerin hepsini bir avı yakalamaları için gönderir ve onlar hep birlikte onu yakalarlarsa, bakılır: Eğer köpeklerin hepsi önceki hükümde belirtilen av köpeği vasıflarına sahip olurlarsa, av helâldir. Ancak, açıklanan bu şartlar, onlardan birisinde bile bulunmazsa, av haramdır.
2612- Bir kimse, köpeğini belirli bir avın peşine gönderir, ama köpek başka bir hayvanı avlarsa, o av temiz ve helâldir. Yine, eğer [kastettiği belirli] hayvanla birlikte baş-ka bir hayvanı da avlarsa, her ikisi de temiz ve helâldir.
2613- Bir köpeği, birkaç kişi avın peşine gönderir ve onların içinde kâfir veya bilerek Allah'ın adını söylemeyen birisi olursa, o avın etini yemek haramdır. Bunun gibi gönderilen köpeklerden birisi, belirtilen şartlara uygun olarak eğitilmemiş olursa, avlanan hayvan yenilmez.
2614- Şahin veya av köpeği dışında başka bir hayvan tarafından avlanan hayvan yenilmez. Ancak, onların yakaladığı ava insan henüz hayatta olduğu bir sırada yetişir ve onu hayvan kesiminde belirtilen şartlara uygun olarak keserse, etini yemek helâldir.
2615- Suda diri olarak yakalandıktan sonra suyun dışında can veren pullu bir balığın eti temiz ve helâldir. Ancak, böyle bir balık suyun içinde ölürse, her ne kadar temiz olsa da etini yemek haramdır. Fakat pulu olmayan bir balık, suyun içinden diri olarak tutulup, dışarıda can verse bile etini yemek haramdır.
2616- Bir balık suyun dışına atlar veya dalga onu sudan dışarı atar veya su kurur ve balık karada kalırsa, eğer ölmeden önce bir kimse onu eliyle veya bir başka araçla tutarsa, o balık can verdikten sonra helâl olur.
2617- Balık avlayan kimsenin Müslüman olması ve balık avlama anında Allah'ın adını anması şart değildir. Fakat Müslüman birinin, onun sudan diri olarak tutulup, dışarıda öldüğünü bilmesi gerekir.
2618- Sudan ölü veya diri olarak tutulduğu belli olmayan ölü bir balık, Müslüman birinin elinde olursa, helâldir. Ancak, kâfir kimsenin elinde olursa, onu diri olarak yakaladığını söylese bile, haramdır.
2619- Diri balığı yemenin sakıncası yoktur.
2620- Diri olduğu hâlde kebap edilen veya suyun dışında öldürülen bir balığı yemenin sakıncası yoktur.
2621- Dışarı çıkarıldıktan sonra iki parçaya bölünen balığın bir parçası canlı olarak suya düşer ve diğer parçası suyun dışında kalırsa, dışarıda kalan kısmın yenilmesinde sakınca yoktur.
2622- El veya başka bir vasıtayla tutulduktan sonra can veren çekirgenin yenilmesi helâldir. Onu tutan kimsenin Müslüman olması ve tuttuğu zaman da Allah'ın adını anması gerekmez. Ancak, ölü veya diri olarak yakalandığı belli olmayan bir çekirge, ölü olarak kâfir birinin elinde olursa, onu diri olarak yakaladığını söylese bile helâl değildir.
2623- Kanadı olmayıp, uçamayan bir çekirgenin yenilmesi haramdır.
[1]- [Necaset yemeyi alışkanlık edinmiş hayvanın temizleme usûlü, 220. hükümde açıklanmıştır.]