önsöz

 

Eğitimle öğretim birbirinden farklı iki şeydir. Öğretim bir şeyi birine öğretmek anlamındadır. Eğitim ve terbiye ise yapıcılık, kişilik yetiştirme anlamındadır. Eğitim ve terbiyeyle insanları isteğe göre yetiştirmek ve sonuçta toplumu değiştirmek mümkündür.

Eğitim başarılı olması için çok hesaplı ve iyi bir programla yapılmalıdır. Eğitimde sadece öğüt ve nasihat yeterli değildir, iyi bir sonuç vermesi için bunun yanında durum ve şartların istenildiği gibi olması da gerekir. Terbiyede bir kaç şey şarttır:

1- Eğitici, eğitmek istediği kişiyi tanımalı, onun yaratılışının cismi ve nefsi özelliklerini bilmelidir.

2- Eğitim için bir hedefi olmalı; yani, nasıl bir insan yetiştirmek istediğine dikkat etmelidir.

3- Programı olmalıdır. Yani, üzerinde çalıştığı kişiyi eğitmek için hangi ortam ve şartların gerekli olduğunu bilmeli, onları hazırlamalı ve iyi bir şekilde kullanmalıdır. Ancak böyle bir durumda çalışmasının iyi bir sonuç vermesi beklenebilir.

Eğitim ve terbiye için en uygun zaman çocukluk dönemidir. Çünkü bu dönemde çocuk henüz şekillenmemiş ve her türlü terbiyeyi almaya hazır durumdadır. Bu hassas ve önemli meselenin sorumluluğu birinci derecede anne ve babaların üzerine bırakılmıştır. Ancak, terbiye kolay bir iş değildir; aksine iş bilirlik, yeterli bilgi ve tecrübe, sabır ve gerekli katiyeti gerektiren çok zarif ve hassas bir iştir. Ne yazık ki, çoğu anne ve babalar nasıl terbiye edilmesi gerektiğini bilmiyor, dolayısıyla çoğu çocuklar hesaplı bir programla ve doğru-dürüst bir şekilde eğitilmiyor, bilakis kendiliklerinden ve kendi kendilerine büyüyorlar.

Terbiye konusu, sözde gelişmiş doğu ve batı ülkelerinde çok önem taşımaktadır. Bu hususta çok araştırmalar yapılmış, yararlı kitaplar yazılmış ve uzmanlar yetişmiştir. Fakat ülkemizde bu hayatî konuya yeteri kadar ilgi gösterilmemiştir. Bir miktar mütahassısımız varsa da ve bu alanda bir takım kitaplar yazılmışsa da yeterli değildir. Yabancı dillerden bir çok kitap dilimize çevrilmiş ve okuyuculara sunulmuştur. Ancak, genelde bu kitapların -doğulu ve batılı kitapların- iki büyük kusuru var:

Birinci kusuru, insanı sadece cismi ve dünya hayatı açısından inceleyip, batınî saadet ve bedbahtlıktan, uhrevi hayattan gaflet etmiş veya bunlara değinmekten kaçınmışlardır.

Terbiye için batıda, büyüdüğü zaman rahat bir şekilde yaşayabilmesi, maddi ve hayvani lezzetlerden yararlanabilmesi için çocuğun cismî gücünü ve hayvanî kuvvesini, asap ve beynini sağlam eğitmekten başka bir hedef yoktur. Bazen ahlaktan bahsedilmişse de o da dünya hayatı ve maddi menfaatların hizmetindedir. Ama batınî kemalat veya noksanlıklardan, uhrevi saadet veya bedbahtlığın sebeplerinden ve genel olarak ahlaki ve manevi yaşamdan bahsedilmemiştir.

İkinci kusuru, batı terbiyesinin temellerini deney ve tecrübe oluşturmuş olup dini bir yönü yoktur. Dolayısıyla, böyle kitaplar insanı cisim ve ruh, dünya ve ahret hayatı olmak üzere iki açıdan göz önünde bulunduran müslümanlar için tamamen faydalı olamaz.

Buna binaen, bu alanda mütalaa ve araştırmaya koyulduk ve araştırmamızın sonucunu kitap halinde okuyuculara sunduk. Bu kitapta asıl kaynağımız Kur’an-ı Kerim, hadis ve ahlak kitaplarıdır. Bunun yanı sıra Farsça ve Arapçaya çevrilen onlarca psikoloji, çocuk terbiyesi ve yine sağlık kitabından yararlandık. Kendi yazarlarımızca hazırlanan çocuk terbiyesiyle ilgili kitapları da gözden geçirdik. Ayrıca, bu konuda şahsi tecrübelerimize de yer verdik. Bu naçiz eserimizin eğiticilere ve genel olarak müslümanlara yararlı olması ümidiyle...

1358 Bahman

Kum - İbrahim Eminî Necefabadî

index